Kafam bulanık. Aşırı gürültü var kulaklarımda. Zihnimin deryasına küçük taşlar fırlatıyorum, daha da bulanıyor. Derin bir nefes alıyorum sonra bırakmadan nefesimi bir daha almaya çalışıyorum-başaramıyorum. Ellerim titriyor, parmaklarımın arasındaki fotoğraf düşüyor-tutamıyorum. Ne zaman kaybetmekten korksam bir şeyleri hep kaybediyorum ve kalplerimden düşüşlerini ne yazık ki tutamıyorum, bunu başaramıyorum.
Eskisinden daha güçlü diyemem kendime, kırıklarım var ruhumda. Kırıkların arasından sızıyor anılar, benliğimi ele geçirirken acı da veriyor. Bazı yerlerim acıya uyuştu bazıları ise henüz değil. Eğilip düşen fotoğrafı almaya çabalıyorum, çamura batıp kirlendiğini görüyorum. Aslında düşmeden önce de kirli değil miydi zaten diyorum, kendimi azarlamaktan korkup-susuyorum.
Oracıkta bırakıyorum çamurlu fotoğrafı. Artık ondan uzaklaştım diyorum fakat ya zihnimdeki fotoğraf karesi. Ondan nasıl uzaklaşacağım ki. Yok o çözüm yolunu denedim, intihar demeyin. O bir kandırmaca, bir oyun. Kendini öldürmek, onu öldürmek, anıları öldürmek, sözleri öldürmek yeterli bir çözüm değil, sıçrayan kanları hala yüzümde iken kaybolmuş hatıraların. Katillerin dünyası değil istediğim, çözüm yolum öldürmek değil, yok etmek değil..Ki ben de bilmiyorum zaten hangi yolun benim olduğunu.
Yüksek bir yere tırmandım, batmaya hazırlanan güneşin yorgun ışıklarını tenimde hissederek ben de yoruldum. Elimi cebime atıp bir kağıt çıkarttım. Küçük bir kağıt parçasına yazılmış ondört harfli bir soru cümlesi: “Hiç aşık oldun mu” Ben oldum ya sen diye haykırıyorum kendi kendime.Duymadığını biliyorum onun fakat hissetmesini istiyorum. Ben aşık oldum. Aşksa dört mevsimi bahar yapan, kar tanelerinde yüzdüren, karanlıkta ışık, aydınlıkta rehber olan bir şeyse, ben oldum.. Hiçlikler dolu dünyaya anlam katan özne, susuz da yoluna devam eden bir gemi ise aşk, ben aşık oldum..
Çığrından çıkan hissiyatlarım kağıt parçasını uzaklara fırlatmamla biraz duruldu. Aşktan bahseden küçük bir balık, büyüğüne yem oldu.
Son zamanlarda çıktığım seyahatlerde, katıldığım davetlerde aşk’ı anmaz oldum, onun gittiği mekanlara uğramaz oldum. Aşk dendiği zaman bana bunu söyleyen kişilere hep sorarım ben, sen hiç aşık oldun mu diye. Oldum diyenlere hayır olmamışsın ki hala aşktan bahsedebiliyorsun derim.
Üşüyorum onsuz, eksiğim onsuz , bulanığım onsuz… Aşk kanatlandırmadan uçurur belki ama korunaksız da düşürmeyi başarır. Aşk acıTır ve o aslında bir tür acıDır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder