27 Ocak 2012 Cuma

Siyah İçinde Gizlidir Beyaz

Bembeyaz başladı gün, bugün yolculuğuna. Kuzeyi, güneyi bütün yamaçları, varlıkları ve yokluklarıyla bembeyazdı işte. Tedirgin oldum penceremden bu portreyi görünce. Sevmezdim zira beyazı. Korkuturdu beni bu renk. Çünkü potansiyel bir kirlenmeyi barındırırdı içinde. Onu koruma gücünü kendimde bulamayacağımdan korkardım en çok. Ben küçüklükten beri beyaz şeyler sevmem bu yüzden. Hiç beyaz t-shirtüm olmamıştır mesela. Almaya kalktıklarında alınmaması için ne kadar göz yaşı döktüğümü hatırlarım. Beyaz hep ölümün rengidir gözümde. Beyaz kefene sarılmış bedenler, beyaza dönmüş renkle morga giden ölüler... Beyaz bazen acılar kadar mutluluktur da. Sabit değildir insanlara göründüğü renk gibi. Bazıları çok sever,saflıktır onlar için bu renk o yüzden giyerler bembeyaz renkte gelinliklerini. Herkes sevse de bu rengi ben sevmiyorum zorla değil ya.

Gözlerimi kapatıp hayal kurmak istediğimde beyaz bir arka fon canlanır hayalimde ve hemen açarım gözlerimi bunu fark ettiğimde. Durgunlaşırım, karanlık bir köşeye geçip ağlarım. Garip gelir bu davranışım çoğuna göre ama bilmezler daha küçük yaşta görmüşümdür en sevdiğim insanı o beyaz kefen içinde. Beyaz bir şeyi görünce aklıma hep o gelir. Onun bana hissettirdikleri ve bir çok şeyi öğretemeden benden uzaklaşıp gidişi. Beyaza gitmiştir o ve o beyaz beni ondan uzaklaştırmıştır. Kar yağmasın isterim o yüzden. Kar yüzünden ne çok sevinirdi çocukken arkadaşlarım tatil oldu diye. Ben odamın penceresini kapatıp görmezden gelirdim onu. Şeffaflaşıp yok olana kadar küserdim dışarılara. Beyaz'ın benden aldıkları kadar ben de ondan almak isterdim öcümü. Belki bu yüzdendir hep siyah şeyleri sevişim bu hayatta. Beyaz kağıtlara siyah rengi karalamak ne büyük haz verirdi yazı yazdığım o anlarda.

İçim sıkılıyor bu günlerde. Kışın geldiğinden midir, bir şeyleri özleyip eksikliğini hissettiğimden midir bilemiyorum.Sıkılıyorum ve sebebini, anlamadığım dilde söylüyor bana içim. Ve o içim, dışım kadar net değil-değişiyor. Bir iyi oluyor bir kötü. Bazen siyaha çalıyor rengi bazen beyaza. Az uyuyor çok nefret ediyor. Az nefes alıp çok yoruluyor. Susuyorum varlıklara. Elimden giden yokluklara üzülemeden yok oluyorum ben de onlarla. Anlayamıyorum ne kendimi ne de benden gidip bana geri gelemeyen şeyleri. İhtiyacım olduğu zamanlarda, tarihin en büyük yalnızlığı ile yalnız kalma ironisi... Kendini anlayamazsın ya bazen başkası sana kendini anlatır ya bilgiçlikle ve klişe sözlerle seni avutmaya çalışırlar ya sen de içinden bir s*ktir çekersin ya onlara... İşte o hale yaklaşıyorum ben de. Beyazı, nefret ettiğim kadar özlüyorum da aslında. Benden koparıp aldıklarını özlüyorum, benim beyaza gidemediğime üzülüyorum, o cesareti bulamadığımdan yakınıyorum-günah yapıyorum. Saçma ile dolduruyorum cümlelerimi saçma sapan fikirler ateşliyorum. Tatlı şeyler atıyorum ağzıma ama zehir zemberek şeyleri aşeriyorum. Kötü oluyorum bu günlerde. Çok siyah takılıyorum...

T.K




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder